
Azerbaycan’da 20 Ocak 1990’da eski Sovyet ordusunun baÅŸkent Bakü ve diÄŸer illerde kadın ve çocuk ayırt etmeden yaptığı katliamın kurbanları anılıyor
Azerbaycan, bağımsızlığa giden yolda çok canlar yitirdi. Sovyet ordusu 35 yıl önce bugün Ermenilerin kışkırtmasıyla tanklarla girdiği Bakü’de onlarca Azerbaycan Türkünü katletti. Maksat sindirmekti, ancak Azerbaycan o kara geceden bağımsızlık çıkardı.
“Vatan ecdadımızın mezar yeridir, vatan evlatlarımızın meskenidir.
Vatanını sevmeyen yoktur, sevmeyenin vicdanı yoktur.”
Azerbaycan, bağımsızlığa giden yolda çok can kaybetti.En acı günlerinden biri de Sovyet ordusunun Bakü’ye tanklarla girerek, insanları katlettiği 20 Ocak 1990’da yaşandı.
1990 yılının ilk günlerinde KarabaÄŸÂ ve çevresinde Ermeni silahlı gruplarının Azerbaycan köylerine saldırıları ve tacizleri artmıştı. Ermenilerin kışkırtmalarıyla zaten teÅŸne olan Sovyet ordusu Bakü’ye girdi ve onlarca insan tankların paletleriyle ezilerek, kurÅŸunlanarak vurularak ÅŸehit edildi.
Ancak Azerbaycan tarihinin en karanlık günü aydınlık bir geleceğe evrilecekti.
Ermeniler, 1980’li yılların sonlarında KarabaÄŸ’ın Azerbaycan’dan koparılması için faaliyetlerini artırdı ve Aralık 1989’da Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti Yüksek Konseyi, KarabaÄŸ’ın Ermenistan’la birleÅŸtirilmesi yönünde karar aldı
Azerbaycanlılar, bu kararı tepkiyle karşıladı ve Bakü’de yüz binlerce kiÅŸinin katıldığı mitingler düzenlendi. Halk, Ermenilerin artan toprak taleplerine ve Sovyet yönetimine tepkilerini göstermek için Bakü’nün Azadlık Meydanı’na akın etti.

Aralıksız süren mitingler Sovyet yönetimini tedirgin etti ve Bakü’ye asker gönderilmesi yönünde karar alındı. Halk ise kentin giriÅŸ yollarını ve Bakü’deki askeri birliklerin önünü kapattı.
İlk önce 19 Ocak 1990’da Sovyet istihbaratınca Azerbaycan televizyonunun enerji saÄŸlayıcısı patlatıldı. AkÅŸam saatlerinde ise 26 bin kiÅŸilik Sovyet ordusu zırhlı araçlarla 5 yönden Bakü’ye girdi.
Sovyet ordusu, onları engellemeye çalışan silahsız sivillere mermi yaÄŸdırarak kente ulaÅŸtı. Tanklar ve ağır zırhlı araçlar insanların üzerlerine sürüldü, ambulanslara ve yolcu otobüslerine ateÅŸ açıldı. O gece Bakü’de 130 sivil hayatını kaybetti.
Sovyet ordusu, katliamını Neftçala ve Lenkeran gibi diğer illerde de sürdürdü ve toplam 147 Azerbaycanlı sivil, 20 Ocak katliamının kurbanı oldu. Olaylarda 744 kişi yaralandı, yaklaşık 400 kişi Sovyet ordusunca gözaltına alındı.
Bakü’de Sovyet yönetiminin olaÄŸanüstü hal ilan etmesine ve kentin tamamen Sovyet ordusu tarafından kontrol altına alınmasına raÄŸmen halk yine sokaklara çıktı ve ÅŸehitlerin defni için çalışma baÅŸlatıldı.
Åžehitlerin naaÅŸları, 31 Mart 1918’de Ermenilerin saldırıları sonucu hayatını kaybeden Azerbaycanlıların cenazelerinin topraÄŸa verildiÄŸi, daha sonra Sovyet döneminde park haline getirilen Dağüstü Park’ta defnedildi. Cenazeler, Azadlık Meydanı’nda toplandı ve buradan insanların omzunda, daha sonra Åžehitler Hıyabanı ismi verilen ÅŸehitliÄŸe getirilerek yan yana defnedildi. Cenazelere yaklaşık 1 milyon kiÅŸi eÅŸlik etti.
Kanlı Ocak Katliamı, Azerbaycanlıların eski Sovyet yönetimine güvenini tamamen sarstı ve ülkenin bağımsızlığına giden süreç başladı.
Azerbaycanlılar 34 yıldır her 20 Ocak’ta, o günün kurbanlarının simgesi haline gelen karanfillerle ÅŸehitliÄŸe akın ediyor, bağımsızlık ateÅŸini yakanlara minnettarlığını gösteriyor.
“ÖF BİLE DEMEDEN CANLARINI FEDA ETTİ”
20 Ocak Katliamı’nın tanıklarından 68 yaşındaki Nizami RızaÅŸuvari, o günlerde yaÅŸadıklarını AA muhabirine anlattı.
Rızaşuvari, o dönemde her bir Azerbaycanlı gibi kendisinin de bağımsızlık talebiyle yapılan gösterilerde yer aldığını söyledi.
Sovyet Rusya yönetimine karşı milyonlarca Azerbaycanlının “özgürlük” diye bağırdığını vurgulayan RızaÅŸuvari, bağımsızlık için tüm halkın tek yumruk olduÄŸunu belirtti.
RızaÅŸuvari, bağımsızlık yanlılarının oluÅŸturduÄŸu Azerbaycan Halk Cephesi’nin (AHC) aktivistlerinden olduÄŸunu belirterek AHC’nin bazı gizli evraklarının saklanması için kendisine emanet edildiÄŸini kaydetti.
20 Ocak Katliamı sonrasında Devlet Güvenlik Servisi (KGB) çalışanlarının bu bilgiyi öğrendikten sonra evlerine gelerek babasını darbettiÄŸini, kendisini de gözaltına aldığını anlatan RızaÅŸuvari, “KGB’nin nezarethanesinde 7 gün iÅŸkence gördüm. Belgelerin yerini ve diÄŸer aktivistlerin isimlerini söylememi istediler. En ağır iÅŸkencelere maruz kaldım. Tüm diÅŸlerimi söktüler. Kafama aldığım darbeler nedeniyle sol gözüm görme yetisini kaybetti. Bir hafta sonra beni bıraktılar. Eve döndüğümde babamın aldığı darbeler nedeniyle yaÅŸamını yitirdiÄŸini öğrendim.” dedi.
RızaÅŸuvari, babasının ve diÄŸer çok sayıda insanın ölümünden büyük üzüntü duyduÄŸunu dile getirerek “Öf bile demeden canlarını feda etti. Aynı zamanda sevinçliyim. Çünkü Azerbaycan bugün tam bağımsız bir ülkedir. En büyük arzumuz hayata geçti.” diye konuÅŸtu.
1 milyon kişi Azadlık Meydanı’nda
Åžehitler, 31 Mart 1918’de Ermenilerin saldırıları sonucu hayatını kaybeden Azerbaycanlıların mezarlarının bulunduÄŸu, daha sonra Sovyet döneminde park haline getirilen Dağüstü Parkı’na defnedildi.