Haziran 18, 2025
Özledik..

Salur Kazan’ın Evi YaÄŸmalanması

banner

Yağız al atını çektirdi, sıçrayıp bindi. Alnı beyaz aygırına Dündar bindi. Kazan Bey’in kardeÅŸi Kara Göne bindi. Beyaz büyük cins atım çektirdi. Bayındır Han’ın düşmanı yenen Şîr Åžemseddin bindi. Parasarın Bayburt Hisarı’ ndan fırlayıp uçan Beyrek boz aygırına bindi. Yağız al atlı Kazan’a keÅŸiÅŸ diyen Bey Yigene doru aygırına bindi. SaymaÄŸa kalksam tükense olmaz, kudretli OÄŸuz beyleri bindi, Ala DaÄŸa alaca asker ava çıktı.

 

Kafirin casusu casusladı, vardı kafirler azgını Şökli Melik’e haber verdi. Yedi bin kaftanının ardı yırtmaçlı, yarısından kara saçlı, pis dinli, din düşmanı alaca atlı kafir bindi, dört nala hücum etti, gece yarısında Kazan Bey’in yurduna geldi. Altın otaÄŸlarını kafirler yıktılar. Kaza benzer kızı gelini feryat ettirdiler. Tavla tavla koç atlarına bindiler. Katar katar kızıl develerini yedekte çektiler. Ağır hazinesini, bol akçesini yaÄŸmaladılar. Kırk ince belli kız ile boyu uzun Burla Hatun esir gitti. Kazan beyin ihtiyarcık olmuÅŸ anası kara deve boynunda asılı gitti. Han Kazan’ın oÄŸlu Uruz Bey üç yüz yiÄŸit ile eli baÄŸlı, boynu baÄŸlı gitti. Eylik Koca OÄŸlu Son KulmaÅŸ, Kazan Bey’ in evi üzerine ÅŸehit oldu. Kazanın bu iÅŸlerden haberi yok. Kafir der: Beyler, Kazanan tavla tavla koç atlarına binmiÅŸiz, altın akçasını yaÄŸmalamışız, kırk yiÄŸit ile oÄŸlu Uruz’u esir etmiÅŸiz, katar katar develerini yedekte çekmiÅŸiz, kırk ince belli kız ile Kazan’ın helallisini tutmuÅŸuz, bu darbeleri biz Kazan’a vurmuÅŸuz dedi. Kafirin biri der: Kazan Bey’de bir Öcümüz kaldı. Şökli Melik der:

 

Bre asilzade ne öcümüz kaldı? Kafir der: Kazanın Kapulu Derbendinde on bin koyunu vardır, ÅŸu koyunları da getirsek Kazan’a büyük darbe vurmuÅŸ olurduk dedi. Şökli Melik der: Altı yüz kafir varsın, koyunu getirsin dedi.

 

Altı yüz kafir atlandı, koyunun üzerine dört nala gitti.

 

Gece yatarken Karacık Çoban kara kaygılı rüya gördü. Rüyasından sıçradı ayağa kalktı. Kıyan Gücü, Demir Gücü bu iki kardeşi yanına aldı. Ağılın kapışını berkitti. Üç yerde tepe gibi taş yığdı. Alaca kollu sapanını eline aldı.

 

Ansızın Karacık çobanın üzerine altı yüz kafir yüklendi. Kafir der:

 

“Karanlık akÅŸam olunca kaygılı çoban

Kar ile yağmur yağınca çakmaklı çoban

Sütü peyniri bol kaymaklı çoban”

 

Kazan Bey’in penceresi altın otaÄŸlarını biz yıkmışız, tavla tavla koç atlarına biz binmiÅŸiz, katar katar kızıl devesini biz yedekte çekmiÅŸiz, ihtiyarcık anasını biz getirmiÅŸiz, ağır hazine bol akçasını biz yaÄŸmalamışız. kaza benzer kızı gelini biz esir etmiÅŸiz, kırk yiÄŸidi ile Kozan’ın oÄŸlunu biz getirmiÅŸiz, kırk ince belli kız ile Kazan’ın helallisini biz getirmiÅŸiz, bre çoban uzağından yakınından beri gel, baÅŸ indirip bağır, bas, biz kafire selam ver, öldürmeyelim, Şökli Melik’e seni iletelim, sana beylik verelim.

 

Çoban der:

 

“Lakırdı söyleme bre itim kafir

itim ile bir yalakta bulaşığımı içen azgın kafir

Altındaki alaca atını ne översin

Alaca başlı keçim kadar gelmez bana

Başındaki tulganı ne översin bre kafir

Baçımdaki börküm kadar gelmez bana

Altmış tutam mızrağım ne översin murdar kafir

Kızılcık değeneğim kadar gelmez bana

Kılıcım ne översin bre kafir

Eğri başlı çomağım kadar gelmez bana

Okluğunda doksan okunu ne översin bre kafir

Alaca kollu sapanım kadar gelmez bana

Uzağından yakınından beri gel

YiÄŸitlerin darbesini gör öyle geç”

 

dedi. Derhal kafirler at teptiler, ok serptiler. Yiğitler ejderhası Karacık Çoban sapanının oyasına taş koydu attı. Birini alınca ikisini üçünü yıktı, ikisini atınca üçünü dördünü yıktı. Kafirlerin gözüne korku düştü. Karacık Çoban kafirin üç yüzünü sapan taşı ile yere serdi. İki kardeşi okla vuruldu, şehit oldu. Çobanın taşı tükendi, koyun demez keçi demez, sapanının ayasına koyar atar, kafiri yıkar. Kafirin gözü korktu. Dünya alem kafirin basma karanlık oldu, der: Murada, maksuda ermesin, bu çoban bizim hepimizi öldürür mü öldürür dediler, ve durmayıp kaçtılar.

 

Çoban ÅŸehit olan kardeÅŸlerini Hakka teslim etti, kafirlerin (esinden bir büyük tepe yığdı, çakmak çakıp ateÅŸ yaktı ve keçesinden isli kül yapıp yarasına bastı, yolun kenarına geçip oturdu, aÄŸladı sızladı. Der: Salur Kazan, Bey Kazan, ölü müsün diri misin, bu iÅŸlerden haberin yok mudur dedi. MeÄŸer hanım o gece kudretli OÄŸuz’un devleti. Bayındır Han’ın güveyisi. UlaÅŸ oÄŸlu Solur Kazan kara kaygılı rüya gördü. Sıçradı ayaÄŸa kalktı, der: Biliyor musun kardeÅŸim Kara Göne, rüyamda ne göründü, kara kaygılı rüya gördüm, yumruÄŸumda çırpınan benim ÅŸahin kuÅŸumu ölüyor gördüm, gökten yıldırım ak otağımın üzerine çakıyor gördüm, kapkara duman yurdumun üzerine dökülüyor gördüm, kuduz kurtlar evimi diÅŸleyip yırtıyor gördüm, kargı gibi kara saçımı uzanıyor gördüm, uzanarak gözümü örtüyor gördüm, bileÄŸimden on parmağımı kanda gördüm, ne vakit ki bu rüyayı gördüm, ondan beri aklımı fikrimi toplayamıyorum, hanım kardeÅŸ benim bu rüyamı yor bana dedi. Kara Göne der: Kara bulut dediÄŸin senin devletindir, kar ile yaÄŸmur dediÄŸin senin askerindir, sac kaygıdır, kan karadır, geri kalanını yoramam, Allah yorsun dedi. Böyle söyleyince Kazan der: Benim avımı bozma, askerimi dağıtma, ben bugün yağız al atı ökçelerim, üç günlük yolu bir günde alırım, öğle olmadan yurdumun üstüne varırım, eÄŸer saÄŸdır esendir, akÅŸam olmadan gene ben bana gelirim, yurdum saÄŸ esen deÄŸilse başınızın çaresine bakın, ben artık gittim dedi.

 

Yağız al atım mahmuzladı Kazan Bey yola gitti. Gele gele yurdunun üzerine geldi. Gördü ki uçanlardan kuzgun kalmış, fazı dolaşmış yurtta kalmış. Kazan Bey burada yurt ile haberleşmiş, görelim hanım ne haberleşmiş:

 

Kazan der:

 

“Kavım kabile benim ortak yurdum

Yaban eÅŸeÄŸi ile yabani geyiÄŸe komÅŸu yurdum

Seni düşman nereden dolamış güzel yurdum

Ak otağlar dikilince yurdu kalmış

îhtiyarcık anam oturunca yeri kalmış

Oğlum Uruz ok alınca hedef kalmış

Oğuz beyleri at sürünce meydan kalmış

Kara mutfak dikilince ocak kalmış”

 

Bu halleri gördüğünde Kazan’ın kara süzme gözleri kan yaÅŸ doldu, kan damarları kaynadı, kara baÄŸrı sarsıldı. Yağız al atım ökçeledi, kafirin geçtiÄŸi yola düştü gitti.

 

Kazan’ın önüne bir su geldi. Kazan der: Su Hak yüzünü görmüştür, ben bu su ile haberleÅŸeyim dedi. Görelim hanım nice haberleÅŸti:

 

Kazan der:

 

“Çağıl çağıl kayalardan çıkan su

Ağaç gemileri oynatan su

Basan ile Hüseyin’in hasreti su

Bağ ve bostanın ziyneti su

AyiÅŸe ile Fdtıma’nın bakışı su

Koç atların gelip içtiği su

Kızıl develerin gelip geçtiği su

Ak koyunların gelip çevresinde yattığı su

yurdumun haberini biliyor musun söyle bana

Kara başım kurban olsun suyum sana”

 

dedi. Su nasıl haber versin. Sudan geçti, bu sefer bir kurda rastladı. Kurt yüzü mübarektir, kurt ile bir haberleşeyim dedi. Görelim hanım ne haberleşti:

 

Kazan der:

 

“Karanlık akÅŸam olunca günü doÄŸan

Kar ile yağmur yağınca er gibi duran

Kara koç atlar gördüğünde kişnettiren

Kızıl deve gördüğünde bağrıştıran

Akça koyun gördüğünde kuyruk çarpıp kamçılayan

Arkasını vurup berk ağılın ardım söken

Karma öğeçin semizim alıp tutan

Kanlı kuyruk yüzüp çap çap yutan

Avazı kalın köpeklere kavga salan

Çakmaklıca çobanları geceleyin koşturan

Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana

Kara basımın saÄŸlığında iyilikler edeyim köpek”

 

dedi. Kurt nasıl haber versin. Kurttan da geçti. Karoca Çoban’ın kora köpeÄŸi Kazan’ın karşısına geldi. Kazan, kara köpek ile haberleÅŸti, görelim hanım ne haberleÅŸti:

 

Der:

 

“Karanlık akÅŸam olunca vaf vaf üren

Acı ayran dökülünce çap çap içen

Gece gelen hırsızları korkutan

Korkutarak şamatasıyla ürküten

Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana

Kara basımın saÄŸlığında iyilikler edeyim köpek sana”

 

dedi. Köpek nasıl haber versin. Köpek Kazan’ın atının ayağına çap çap düşer, sin sin sinler. Kazan bir sopa ile köpeÄŸi vurdu, köpek çekildi geldiÄŸi yola gitti. Kazan köpeÄŸi takip ederek Karaca Çoban’ın üzerine geldi. Çoban’ı gördüğünde haberleÅŸti, görelim hanım ne haberleÅŸti:

 

Kazan der:

 

“Karanlık ahsam olunca kaygılı çoban

Kar ile yağmur yağınca çakmaklı çoban

Ünümü anla sözümü dinle

Ak otağım surdan geçmiş gördün mü söyle bana

Kara başım kurban olsun çoban sana”

 

dedi. Çoban der:

 

“Ölmüş muydun yitmiÅŸ miydin a Kazan

Nerde geziyordun neredeydin a Kazan”

 

Dün değil evvelki gün evin burçtan geçti. İhtiyarcık anan kara deve boynunda asılı geçti. Kırk ince belli kızı île helalim boyu uzun Burla Hatun ağlayarak şurdan geçti. Kırk yiğit île oğlun Uruz başı açık yalın oyak kafirlerin yarımca esir gitti. Tavla tavla koç atlarına kafir binmiş. Katar katar develerim kafir yedekte çekmiş Altın akçe, bol hazineni kafir almış.

 

Çoban böyle deyince Kazan oh etti, aklı basından gitti, dünya alem gözüne karanlık oldu. Der: Ağzın kurusun çoban, dilin çürüsün çoban, Kadir senin alnına bela yazsın çoban dedi. Kazan Bey böyle söyleyince çoban der:

 

“Ne kızıyorsun bana aÄŸam Kazan

Yoksa göğsünde yok mudur iman”

 

Altı yüz kafir de benim üzerime geldi, iki kardeşim şehit oldu. Üç yüz kafir öldürdüm gaza ettim, semiz koyun zayıf toklu senin kapından kafirlere vermedim, üç yerden yaralandım, kara başım bunaldı, yalnız kaldım, suçum bu mudur dedi. Çoban der:

 

“Yağız al atım ver bana

Altmış tutam mızrağım ver bana

Ap alaca kalkanım ver bana

Kara çelik öz kılıcım ver bana

OkluÄŸunda seksen okunu ver bana

Ak kirişli sert yayını ver bana

Kafire ben yarayım

Yeniden doğanım öldüreyim

Yenim ile alnımın kanım ben şileyim

Ölürsem senin uğruna ben öleyim

Allah Teala kor ise evini ben kurtarayım”

 

dedi.

 

Çoban böyle diyince Kazan’a kahır geldi, tuttu yürüyü verdi. Çoban da Kazan’ın ardından yetiÅŸti. Kazan döndü baktı, oÄŸul çoban nereye gidiyorsun dedi Çoban der: AÄŸam Kazan sen evini almaÄŸa gidiyorsan. ben de kardeÅŸimin kanım almaÄŸa gidiyorum dedi. Böyle söyleyince Kazan dar: OÄŸul çoban karnım açtır, bir ÅŸeyin var mıdır yemeÄŸe dedi. Çoban der: Evet aÄŸam Kazan, geceden bir kuzu piÅŸirmiÅŸimdir, gel bu aÄŸaç dibinde inelim yiyelim dedi. İndiler, çoban daÄŸarcığı çıkardı, yediler.

 

Kazan fikreyledi, der: EÄŸer çoban ile varacak olursam kudretli OÄŸuz beyleri benim başıma kakınç kakarlar, çoban beraber olmasa Kazan kafiri yenemezdi derler dedi. Kazan’a gayret geldi. Çobanı bir aÄŸaca sara sara muhkem baÄŸladı, kalktı yürüyü verdi. Çobana der: Bre çoban karnın acıkmamışken, gözün kararmamışken bu aÄŸacı koparmaÄŸa bak, yoksa seni burda kurtlar kuÅŸlar yer dedi. Karaca Çoban zorladı, koca aÄŸacı yeri île yurdu ile kopardı, arkasına aldı. Kazan’ın ardına düştü. Kazan baktı gördü çoban aÄŸacı arkasına almış geliyor. Kazan der. Bre çoban bu aÄŸaç ne aÄŸaçtır? Çoban der: AÄŸam Kazan bu aÄŸaç o aÄŸaçtır ki sen kafiri tepelersin, karnın acıkır, ben sancı bu aÄŸaç ile yemek piÅŸiririm dedi. Kazana bu söz hoÅŸ geldi. Atından indi, çobanın ellerim çözdü, alnından bir öptü. Der: Allah benim evimi kurtaracak olursa seni tavlacı başı eyleyeyim dedi. İkisi yola girdi.

 

Beri yanda Şökli Melik kafirlerle ÅŸen ÅŸadıman yiyip içip duruyordu. Der: Beyler biliyor musunuz Kazan’a nasıl gadreylemek gerek, boyu uzun Burla Hatun’unu getirip kadeh sundurmak gerek dedi.

 

Boyu uzun Burla Hatun bunu iÅŸitti, yüreÄŸi ile canına ateÅŸler düştü. Kırk ince belli kızın içine girdi, öğüt verdi. Der : Hanginizi yapışırlarsa Kazan’ın hatunu hanginizdir diye, kırk yerden ses veresiniz, dedi.

 

Şökli Melik’ten adam geldi, Kazan Bey’in hatunu hangisidir dedi. Kırk yerden ses geldi, hangisidir bilmediler.

 

Kafire haber verdiler, birine yapıştık, kırk yerden ses geldi, bilmedik hangisidir dediler. Kafir de: Bre varın Kazan’ın oÄŸlu Uruz’u çekin çengele asın, kıyma kıyma ak etinden çekin, kara kavurma piÅŸirip kırk bey kızma iletin. kim ki yedi o deÄŸil, kim ki yemedi odur, alın galin kadeh sunsun dedi. Boyu uzun Burla Hatun oÄŸlunun yomacına geldi, çağırıp oÄŸluna söyler, görelim hanım ne söyler:

 

Der:

 

“OÄŸul oÄŸul ay oÄŸul

Biliyor musun neler oldu

Söyleştiler fısıl fısıl

Kafirin fiilini duydum

Penceresi altın otağımın kabzası oğul

Kaza benzer kızımın gelinimin çiçeği oğul

OÄŸul oÄŸul ay oÄŸul

Dokuz ay dar karnımda taşıdığım oğul

On ay diyince dünyaya getirdiğim oğul

Dolaması altın beÅŸikte belediÄŸim oÄŸul”

 

kafirler ters konuÅŸmuÅŸlar: Kazan oÄŸlu Uruz’u hapisten çıkarım, boÄŸazımdan urgan ile asın, iki küreÄŸinden çengele takın, kıyma kıyma ak etinden çekin, kora kavurma edip kırk bey kızına iletin, kim ki yedi o deÄŸil, kim ki yemedi o Kazan’m hatunudur, çekin döşeÄŸimize getirelim, kadeh sunduralım demiÅŸler. Senin etinden oÄŸul yiyeyim mi, yoksa pis dinli kafirin döşeÄŸine gireyim mi, baban Kazan’m namusunu lekeleteyim mi, nice deyim oÄŸul bey dedi. Uruz der: AÄŸzın kurusun ana, dilin çürüsün ana, ana hakkı Tanrı hakkı olmamış olsaydı kalkarak yerimden doÄŸrulaydım, yakan ite boÄŸazından tutaydım, kaba ökçem altına ataydım, ak yüzünü kara yere tepeydim, aÄŸzın île burnundan kan fışkırtaydım, can tatlılığını sana göstereydim, bu nasıl sözdür, sakın kadın ana benim üzerime gelmeyesin, benim için aÄŸlamayasın, bırak beni kadın ana çengele vursunlar, bırak elimden çeksinler kara kavurma etsinler kırk bey kızının önüne iletsinler, onlar bir yediÄŸinde sen iki ye, seni kafirler bilmesinler duymasınlar. takı pis dinli kafirin döşeÄŸine varmayasın, kadehim sunmayasın, babam Kazan’ın namusunu lekelemeyesin. sakın dedi. OÄŸlan böyle diyince boncuk boncuk gözünün yaşı revan oldu. Boyu uzun, beli ince Burla Hatun boynu ile kulağım tuttu düştü, güz elması gibi al yanağını çekti yırttı, karat gibi kara saçını yoldu, oÄŸul oÄŸul diyerek feryat figan etti aÄŸladı. Uruz der:

 

“Kadın ana karşıma geçip ne böğürüyorsun

Ne bağırıyorsun ne ağlıyorsun

Bağrım ile yüreğimi ne dağlıyorsun

Geçmiş benim günümü ne andırıyorsun

Hey ana arap atlar olan yerde

Bir tayı olmaz mı olur

Kızıl develer olan yerde

Bir deve yavrusu olmaz mı olur

Akça koyunlar olan yerde

Bir kuzucağı olmaz mı olur

Sen sağ ol kadın ana babam sağ olsun

Bir benim gibi oÄŸul bulunmaz mı olur”

 

dedi. Böyle diyince anasının kararı kalmadı, yürüyü verdi, kırk ince belli kızın içine girdi.

 

Kafirler Uruz’u alıp kesim için çengelin dibine getirdiler. Uruz der:

 

“Bre kafir aman

Tanrının birliÄŸine yoktur güman”

 

bırakın beni, bu ağaç ile söyleşeyim dedi. Çağırıp ağaca söylemiş, görelim hanım ne söylemi:

 

“AÄŸaç aÄŸaç der isem sana üzülme aÄŸaç

Mekke ile Medine’nin kapışı aÄŸaç

Musa Kelimin asası ağaç

Büyük büyük suların köprüsü ağaç

Kara kara denizlerin gemisi ağaç

Erlerin ÅŸahı Ali’nin Düldülünün eyeri aÄŸaç

Zülfikarın kını ile kabzası ağaç

Åžah Hasan ile Hüseyin’in beÅŸiÄŸi aÄŸaç

Eğer erdir eğer avrattır korkuşu ağaç

Başına doğru bakar olsam başsız ağaç

Dibine doğru bakar olsam dipsiz ağaç

Beni sana asarlar çekme ağaç

Çekecek olursan yiğitliğim seni tutsun ağaç

Bizim elde olmalıydın ağaç

Kara hindu kullanma, buyuraydım

Seni para para doÄŸrayalardı aÄŸaç”

 

Sonra dedi:

 

“Tavla lavla baÄŸlanırken atıma yazık

Kardeş diye beslerken arkadaşıma yazık

Yumruğumda çırpınırken şahin kuşuma yazık

Yetişmesi ile tutarken tazıma yazık

Beyliğe doymadan kendime yazık

YiÄŸitlikten usanmadan canıma yazık”

 

dedi, tane tane ağladı, yanık ciğerciğini dağladı.

 

Bu sırada sultanım, Salur Kazan ile Karoca Çoban dört nota yetişti. Çobanın üç yaşında dana derisinden sapanının ayası idi, üç keçi tüyünden sapanının kolları idi, bir keçi tüyünden çatlayıcı idi. Her atınca on iki batman taş atardı. Attığı taş yere düşmezdi. yere dahi düşse toz gibi savrulurdu, ocak gibi oyulurdu. Üç yıla kadar taşı düştüğü yerin otu bitmezdi. Semiz koyun zayıf toklu bayırda kalsa, kurt gelip yemezdi sapanının korkusundan. Öyle olunca sultanım, Karaca Çoban sapan çatlattı, dünya alem kafirin gözüne karanlık oldu. Kazan der: Karacık Çoban anamı kafirden dileyeyim, at ayağı altında kalmasın dedi. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kazan kafire çağırıp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

 

Der:

 

“Bre Şökli Melik

Penceresi altın otağlarımı getirmişsin

Sana gölge olsun

Ağır hazinemi bol akçemi getirmişsin

Sana harçlık olsun

Kırk ince belli kız ile Burla Hatun’u getirmiÅŸsin

Sana esir olsun

Kırk yiğit ile oğlum Uruz’u getirmişsin

Kulun olsun

Tavla tavla koç atlarımı getirmişsin

Sana binek olsun

Katar katar develerimi getirmiÅŸsin

Sana yük taşıyıcı olsun

İhtiyarcık anamı getirmişsin

Bre kafir anamı ver bana

Savaşmadan vuruşmadan çekileyim

Geri döneyim gideyim belli bil”Dedi. Kafir der:”Bre Kazan

Penceresi altın otağım getirmişiz

Bizimdir

Kırk ince belli kız ile

Boyu uzun Burla Hatun’u getirmiÅŸiz

Bizimdir

Kırk yiÄŸit ile oÄŸlun Uruz’u getirmiÅŸiz

Bizimdir

Tavla tavla koç atlarını

Katar katar develerini getirmiÅŸiz

Bizimdir

İhtiyarcık ananı getirmişiz

Bizimdir”

 

Şano vermeyiz, Yayhan Keşiş oğluna veririz, Yayhan Keşiş oğlundan oğlu doğar, biz onu sana hasım koruz dediler. Çoban hiddetlendi, dudakları kabardı. Çoban der:

 

“Bre dini yok akılsız kafir

Aklı yok derneksiz kafir

Karşı yatan karlı kara dağlar ihtiyarlamışlar otu bitmez

Kanlı kanlı ırmakları ihtiyarlamıştır suyu gelmez

Yiğit yiğit atlar ihtiyarlamıştır tay vermez

Kızıl kızıl develer ihtiyarla maçtır yavru vermez

Bre kafir Kazanan anası ihtiyarlamıştır oÄŸul vermez”

 

dölünü olmaktan sefan var ise Şökli Melik, kora gözlü kızın var ise, getir Kazan’a ver, bre kafir senin kızından oÄŸlu doÄŸsun. siz onu Kazan BeÄŸe hasım koyasınız dedi.

 

Bu sırada kudretli Oğuz beyleri yetişti. Hanım görelim kimler yetişti. Kara Dere ağzında Kadir veren, kara boğa derisinden beşiğinin örtüşü olan, hiddeti tutunca kara taşı kül eyleyen, bıyığını ensesinde yedi yerde düğümleyen, yiğitler ejderhası, Kazan Beyin kardeşi Kara Göne dört nata yetişti. Çal kılıcım kardeş Kazan, yetiştim dedi.

 

Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Demir Kapı Derbendindeki demir kapıyı tepip alan, altmış tutam alaca mızrağının uçunda er böğürten, Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim dedi.

 

Bunun ardınca hanım görelim kimler yetiÅŸti: Hemid île Merdin kalesini tepip yıkan, demir yaylı Kapçak Melik’e kan kusturan, gelerek Kazan’ın kızını erlik ile alan, OÄŸuz’un ak sakallı ihtiyarlarının görünce o yiÄŸidi takdir ettiÄŸi, al ipekli ÅŸalvarlı, atı deniz ördeÄŸi püsküllü, Kara Göne oÄŸlu Kara Budak dört nala yetiÅŸti. Çal kılıcını, aÄŸam Kazan, yetiÅŸtim dedi.

 

Bunun ardınca görelim hanım kimler yetiÅŸti : Destursuzca Bayındır Han’ın düşmanını bastıran, altmış bin kafire kan kusturan, ak boz atinin yelesi üstünde kar durduran. Gaflet Koca oÄŸlu Åžir Åžemseddin dört nala yetiÅŸti. Çal kılıcını aÄŸam Kazan, yetiÅŸtim, dedi. Bunun ardınca görelim hanım kimler yetiÅŸti: Parasarın Bayburt Hisarından fırlayıp uçan, ap alaca gerdeÄŸine karşı gelen, yedi kızın ümidi, kudretli OÄŸuz’un imrenileni, Kazan Beyin inançlısı , boz aygırlı Beyrek dört nala yetiÅŸti. Çal kılıcım aÄŸam Kazan, yetiÅŸtim, dedi.

 

Bunun ardında hanım görelim kimler yetişti: Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli, süslü eklem kuşaklı, kulağı altın küpeli, kudretli Oğuz beylerini bir bir alından yıkıcı. Kazılık Koca oğlu Bey Yigenek dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim, dedi.

 

Bunun ardınca görelim hanım kimler yetişti: Altmış ögeç derisinden kürk eylese topuklarım örtmeyen, altı ögeç derisinden külah etse kulaklarını örtmeyen, kolu budu irice, uzun baldırları ince, Kazan Beyin dayısı, at ağızlı Aruz Koca dört nala yetişti. Cal kılıcını beyim Kazan, yetiştim, dedi.

 

Bunun ardınca görelim kimler yetiÅŸti: Giderek Peygamberin yüzünü gören, gelerek OÄŸuz’da sahabesi olan, hiddeti tutunca bıyıklarından kan çıkan, bıyığı kanlı Büğdüz Emen dört nala yetiÅŸti. Çal kılıcını aÄŸam Kazan, yetiÅŸtim, dedi.

 

Bunun ardınca görelim kimler yetiÅŸti : Kafirleri it ardına bırakıp horlayan, yurttan çıkıp Aygır Gözler suyundan at yüzdüren, elli yedi kalenin kilidini alan, Ak Melik ÇeÅŸme kızına nikah eden, Sofi Sandal Melik’e kan kusturan, kırk cübbe bürünüp otuz yedi kale beyinin dilber kızlarını çalıp bir bir boynunu kucaklayan, yüzünden dudağından öpen, Eylik Koca oÄŸlu Alp Eren, dört nala yetiÅŸti. Cal kılıcını aÄŸam Kazan yetiÅŸtim, dedi.

 

Sayılmakla OÄŸuz beyleri tükense olmaz, hep yetiÅŸtiler. Arı sudan abdest aldılar, ak alınlarını yere kodular, iki rekat namaz kıldılar Adı güzel Muhammed’e salavat getirdiler, derhal kafire at saldılar, kılıç çaldılar. Gümbür gümbür davullar dövüldü, burması altın tunç borular çalındı. O gün ciÄŸerinde olaner yiÄŸitler belirdi. O gün namertler sapa yer gözetti. O gün bir kıyamet savaÅŸ oldu, meydan dolu baÅŸ oldu. BaÅŸlar kesildi top gibi. YiÄŸit yiÄŸit atlar koÅŸtu, nalı düştü. Alaca alaca mızraklar saplandı. Kara çelik öz kılıçlar çalındı, aÄŸzı düştü. Üç kanatlı kayın oklar atıldı, temreni düştü. Kıyametin bir günü o gün oldu. Bey hizmetkarından, hizmetkar beyinden ayrıldı.

 

Dış OÄŸuz beyleri ile Deli Dündar saÄŸdan tepti. İç OÄŸuz beyleri Ne Kazan merkeze tepti. Şökli Melik’e havale oldu. Şökli Melik’i böğürderek attan yere düşürdü, derhal kara basını tutup kesti, parçalayarak olca kanını yer yüzüne döktü. SaÄŸ tarafta Kara Tüken Melik’e Kıyan Selçuk oÄŸlu Deli Dündar karşı geldi, saÄŸ yanını kılıçladı, yere düşürdü. Sol tarafta BuÄŸacık Melik’e Kara Göne oÄŸlu Deli Budak karşı geldi, altı dilimli gürz ile tepesine ÅŸiddetle tutup vurdu, dünya alem gözüne karanlık oldu, at boynunu kucakladı, yere düştü. Kazan Bey’in kardeÅŸi kafirin tuÄŸu ile sancağını kılıçladı yere düşürdü. Derelerde tepelerde kafire kırgın girdi, leÅŸine kuzgun üşüştü. On iki bin kafir kılıçtan geçti. BeÅŸ yüz OÄŸuz yiÄŸitleri ÅŸehit oldu. Kaçanım Kazan Bey kovalamadı, aman diyenini öldürmedi. Kudretli OÄŸuz beyleri ganimet aldı.

 

Kazan Bey ordusunu, çoluÄŸunu çocuÄŸunu, hazinesini aldı geri döndü. Altın tahtında yine evini dikti. Karacık Çobanı tavlacı başı eyledi. Yedi gün yedi gece yeme içme oldu. Kırk tane kul, kırk cariye oÄŸlu Uruz’un basma azat eyledi. Kahraman koç yiÄŸitlere çok ülke verdi, ÅŸalvar, cübbe, çuha verdi. Dedem Korkut gelerek destan söyledi deyiÅŸ dedi, bu OÄŸuznameyi düzdü koÅŸtu, böyle dedi.

 

“Hanı dediÄŸim bey erenler

Dünya benim diyenler

Ecel aldı yer gizledi

Fani dünya kime kaldı

Gelimli gidimli dünya

Ahir son ucu ölümlü dünya”

 

Dua edeyim hanım: Karlı kara daÄŸların yıkılmasın. Gölgeli büyük aÄŸacın kesilmesin. TaÅŸkın akan güzel suyun kurumasın. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç etmesin. KoÅŸar iken ak boz atın sendelemesin. VuruÅŸunca kara çelik Öz kılıcın çentilmesin. Dürtüşürken alaca mızrağın utanmasın. Ak sakallı babanın yeri cennet olsun. Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun. Amin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün. Ak alnında beÅŸ kelime dua kıldık, kabul olsun. Allah’ın verdiÄŸi ümidin kesilmesin. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa yüzü suyuna bağışlasın hanım hey!..

 

Dede Korkut hikâyeleri arasında yer alan Salur Kazan’ın Evi YaÄŸmalanması, bir şölen sırasında sarhoÅŸ olan Salur Kazan ava gitmek istemesiyle baÅŸlar. Dayısının karşı çıkmasına raÄŸmen, oÄŸlu Uruz’u çadırını koruması için bırakıp ava gider. Salur Kazan’ın yokluÄŸunu fırsat bilen düşmanları evini basar, ailesinden olmayan Saru KulmaÅŸ adlı kiÅŸi çadırı savunurken, Karaçuk Çoban’ın iki kardeÅŸi de koyunlarını savunurken ölür, karısı Burla, oÄŸlu Uruz ve annesi tutsak edilir. Av sırasında kötü bir düş gören Salur Kazan, kardeÅŸi Kara Göne’ye baÅŸvurur, ancak Kara Göne karamsar sanrılarıyla Salur Kazan’ın korkusunu arttırır. Salur Kazan avı bırakıp çadırına döner, olanları görür ve ailesini aramaya baÅŸlar.

 

Hikâyede Dede Korkut’un diÄŸer hikâyelerinde de olduÄŸu gibi dönemin göçebe Türk kültürünün öykünün tamamında çok belirgin olduÄŸu görülebilir. Hikâyenin karşılaÅŸtırmalı yapısı, barışçı aile kültürü ile savaşçı toplumsal eÄŸilimler arasındaki zıtlaÅŸmaları gösterir. Toplum genelinde savaşçı özelliÄŸiyle saygı gören Salur Kazan’ın savaşçılığının yansıması olan av merakı ile aile içinde felakete sebep olması, toplumsal düzeyde kültürle aile düzeyinde kültürün tam anlamıyla örtüşmediÄŸini bize göstermektedir.

İlgili yazılar